Tanzimat edebiyat, amaçları, özellikleri, sanatçılarının özellikleri
TANZİMAT EDEBİYATI'NIN GENEL ÖZELLİKLERİ
1) Tanzimat Edebiyatı sanatçıları Divan
edebiyatında da da bulunan şiir, tarih,mektup vb. edebiyat türlerini batı
anlayışına göre yenilemişlerdir. Ayrıca edebiyatımızda hiç bulunmayan
makale, roman,tiyatro,hikaye,anı, eleştiri vb. yeni edebiyat türlerini getirmişlerdir.
2) Tanzimat Edebiyatının özellikle ilk
döneminde yetişen yazar ve sanatçılar Fransız devrimci yazarlarının (
Voltaire, Rausseau, Montesquieu vb. ) etkisi altında kalarak, eserlerinde
zulme, haksızlığa, yolsuzluğa, cehalete karşı şiddetli bir dille mücadeleye
girmişler; vatan,millet,hürriyet,hak,adalet,kanun,meşrutiyet vb. gibi
kavramları memlekete yaymaya çalışmışlardır.
3) Batı'dan yapılan ilk edebi tercüme
Münif Paşa'nın Fransızcadan çevirdiği Muhaverat-ı Hikemiyye (Felsefi
Diyaloglar)'dır.
4) Batı edebiyatından yapılan ilk şiir
tercümelerini Tercüme-i Manzume adıyla 1859'da Şinasi yayınlar. Bunu Yusuf
Kamil Paşa'nın Fenelon'dan çevirdiği ilk tercüme roman Telemaque (Telemak -
1862) takip eder.
5) Türk Edebiyatında Batılı anlamda ilk
basılı (yerli) tiyatro eseri, Şinasi'nin 1859'da yazdığı ve 1860'da tefrika
edilen Şair Evlenmesi adlı eseridir.
6) Şekil ve içerik olarak yeni kabul
edilen, edebi sanatlardan sıyrılmış, fikir ağırlıklı , nesre yaklaşan şiirin
ilk denemelerini de Şinasi verir.
7) "Sosyal fayda"
prensibiyle hareket eden ve " edebiyata düşüncenin ağırlığını vermek
" isteğiyle yayın hayatına başlayan Tercüman-ı Ahval adındaki ilk özel
gazeteyi de yine Şinasi 1860 yılında Ağah Efendi ile birlikte çıkarır. Bu
sebeple 1859-1860 yılları Tanzimat Edebiyatının başlangıcı kabul edilmektedir.
8) Tanzimat Edebiyatı sanatçıları 2 kuşağa
ayrılır:
a) "
Toplum için sanat " anlayışıyla eserler veren Şinasi , Ziya Paşa,
Namık Kemal, Ahmet Mithat Efendi v.d. grubu.
b) " Sanat
için sanat " görüşünü benimseyen Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamid,
Samipaşazade Sezai v.d. grubu.
9) Tanzimat sanatçılarının çoğu Fransız
edebiyatını ve bu edebiyatın sanatçılarını örnek almışlardır. Bu sanatçıların
etkisiyle bir kısmı klasik ( Şinasi, Ahmet Vefik Paşa, Ali Bey ) bir kısmı
romantik ( Namık Kemal, Recaizade Mahmut Ekrem, Ahmet Mithat, Abdülhak Hamid )
bir kısmı da realist ( Samipaşazade Sezai, Nabizade Nazım , Beşir Fuad )
özellikler taşıyan eserler vermişlerdir. Ancak söz konusu akımlar esinti
halinde yansımıştır. Bunların kuralları kesin çizgilerle benimsenmiş ve
uygulanmış değildir.
10) Tanzimat Edebiyatı, Divan Edebiyatının
aksine seçkin kişiler için (havas) değil, halk için meydana getirilen bir
edebiyat olmak iddiasıyla ortaya çıkmıştır. Bu görüşü benimseyen sanatçılar (
Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa, Ahmet Mithat v.d. ) özellikle makale, tiyatro,
hatıra kısmen de roman türlerinde bu yolda eserler vermişlerdir. Tanzimat
edebiyatının 2. dönem sanatçıları bu amaçtan uzaklaşmış görünmektedirler.
11) Halk için yazma düşüncesinin
sonucu olarak, konuşma dilinin yazı dili haline getirilmesi düşüncesi
savunulmuştur. Tanzimat Edebiyatı sanatçılarının çoğu dil konusunda böyle
düşünmekle birlikte, hiçbiri eski alışkanlıklardan kurtulup da tamamen konuşma
diliyle yazmış değillerdir. Sade dil daha çok tiyatro, anı, mektup yer yer de
makale ve romanlarda kullanılmıştır. 2.dönem sanatçılarının bir bölümü ise
konuşma dilinden epey uzaklaşmıştır.
12) Tanzimat Edebiyatında en önemli
yenilik nesirde, anlatımın kuruluşunda görülür. Bu edebiyatta söz hüneri
göstermek değil, bir takım düşünceleri halka yaymak amacı güdüldüğünden
"seciler" atılmış, asıl düşünce ile ilgisi olmayan doldurma sözlere
yer verilmemiştir. Düşünceler sayfalarca süren uzun cümleler yerine anlaşılması
kolay kısa cümlelerle verilmeğe çalışılmıştır.
13) Tanzimat Edebiyatıyla birlikte nesirde
noktalama işaretleri kullanılmaya başlanmıştır.
14) Şiirin konusu genişletilmiş günlük
hayatla ilgili her türlü olay, duygu ve düşünce şiire konu olarak seçilmiştir.
İlk zamanlarda Divan Edebiyatı nazım şekillerinin dışına pek çıkılmamış, yeni
düşünceler eski şekiller içinde söylenmiştir. Sonraları yeni düşünceler
yeni şekillerle ifade edilmeye başlamıştır. Yeni nazım şekilleri önce
Fransızcadan yapılan manzum tercümelerinde görülmüş, te'lif şiirlerde çok sonra
kullanılmıştır.
15) Beyitlerin başlı başına bir bütün
olmasıyla yetinilmeyip bütün mısralar arasında bir anlam bağı bulunmasına
dikkat edilmiştir. Divan şiirindeki parça (beyit) güzelliği anlayışı yerine
bütün güzelliğine önem verilir, şiirin başından sonuna kadar belirli bir
düşünce etrafında gelişmesine ve konu birliğinin sağlanmasına çalışılır.
16) Şiirde, Divan Edebiyatında olduğu gibi
" aruz " ölçüsü kullanılmıştır. Milli ölçümüzün hece olduğu söylenmiş
ise de kişisel bir iki başarısız denemeden ileriye gidilememiştir.
17) Dilden yabancı kelime ve kuralların
atılmaya başlanmasıyla Türkçeyi aruz veznine uydurmadan doğan zorluk yüzünden
nazımda hep eski dil kullanılmış sade dil ancak birkaç parça şiirle
denenmiştir.
18) Tanzimat şiirinde 4 ana tema işlenir:
a)
Medeniyet,akıl,kültür,kanun,adalet,hak,millet gibi sosyal öğeler.
b) İkinci tema
"varlık,yokluk,ölüm,madde,ruh,dünya,Allah" gibi metafizik öğeler.
c) Üçüncü tema
"aşk"tır. Ancak Divan şiirindeki kalıplaşmış mecazlarla anlatılan
soyut sevgili, soyut aşk yerine "ete-kemiğe" bürünmüş somut insanlara
karşı duyulan aşk anlatılır.
d) Dördüncü
tema " tabiat "tır. İlkin roman çevirilerinde görülen romantik ve
egzotik tabiat tasvirleri, edebiyatımızda da Fransız yazar ve şairlerinin
etkisiyle önceleri nesirde görülmüş ikinci dönemde, şiirde ya doğrudan doğruya
ya da bir başka konu içinde dolaylı olarak işlenmiştir. Divan şiirinde
mazmunlarla anlatılan soyut tabiat yerine " somut " tabiat anlatılır.
19) Tanzimat Edebiyatının ilk
döneminde yetişen ve romantizm akımının etkisi altında kalan hikaye ve
romancıların (bu akımın bir özelliği olarak) eserlerinde raslantılara çok yer
verilmiş, yazarın kişiliği gizlenmemiş; bireyin eğitimi ve toplumu amacı
güdülerek ikide bir olayın yürüyüşü dururulup her konuda birtakım bilgiler verilmiştir.
Kişiler çoğu zaman tek yönlü (iyiler hep iyi kötüler hep kötü) olarak ele
alınmış, hikaye ya da romanın sonunda iyiler ödüllendirilip kötüler ya da
suçlular cezalandırılmıştır.
20) Eserlerde olağanüstü olaylara ve
kişilere yer verilir. Kahramanlar çoğu zaman bir görüşte aşık olurlar. İkinci
dönemde yetişen ve realizm akımının etkisinde kalan sanatçılar
eserlerinde iç gözleme yer vermiş, sebeplerle sonuçlar arasında bağlar aramış,
anlatılan her şeyin olabilirliğine dikkat etmişlerdir.
21) Tanzimat Edebiyatında tiyatro "
komedi " ve "dram" olmak üzere iki çizgi üzerinde yürür. Tiyatro
eserleri oynanmak için değil okunmak için yazılır. Sahneye genellikle
aile,gelenek,görenek,vatan,evlilik vb. gibi sosyal meseleler çıkarılır. Tiyatro
hem eğlence aracı olarak hem de ahlak okulu olarak düşünülür.
Komediler gerek
dili,olay örgüsü ve hayata uygunluğu gerek kişilerin canlılığı bakımlarından
başarılı ürünlerdir. Bu ürünler klasizmin tesiri altındadır. Dram türündeki
oyunlar dili,olay örgüsü,konuların seçimi ve hayata uygunluğu,kişilerin
canlılığı ve inandırıcılığı bakımlarından komedilerde tutturulan düzeyin çok
altındadır. Duygular yapay bir hava içinde verilmiştir.
22) Tanzimat Edebiyatında daima bir ikilik
hakim olmuştur. Sade dilin yanında ağır bir dil, eski türlerin yanında yeni
türler kullanılmaya devam edilir. Hece vezninin kullanılması gerektiği ileri
sürüldüğü halde aruz vezni kullanılır.
TANZİMAT EDEBİYATI'NIN AMACI
1) Eski edebiyatı yıkmak yerine toplumsal
hayatla geniş ölçüde ilgili, yeni ve inkılapçı bir edebiyat getirmek.
2) Sade dile ve halk lisanına değer
vererek; bilhassa " halka halk diliyle hitap ederek " yeni edebiyatı
ve yeni fikirleri çok büyük bir siyasi ve sosyal buhran içinde bulunan bu
millete tanıtmak.
3) Milliyet duygusu, vatan sevgisi,
hürriyet aşkı, meşrutiyet rejimi, fikir, heyecan ve ihtiyaçları Türk
milletine de tanıtarak, pek çoğu onun tarihinde esasen mevcut bu
müesseseleri Türkiye'de yeniden kurmak veya canlandırmak.
TANZİMAT ŞAİR VE YAZARLARININ ORTAK ÖZELLİKLERİ
Tanzimat şair ve yazarları birbirinden
farklı kişilklere sahip olmalarına rağmen hepsinin ortak birtakım yönleri
vardır:
1) Hepsi Batıcı, ilim ve fen taraflısı,
gelişmeyi isteyen aydınlardır. Yurdu gerilikten kurtarmak isterken Türk
halkının manevi değerlerine de bağlı görünürler. Hepsi dindardır. Din
hükümleriyle medeniyeti kaynaştırmaya çalışırlar. Sırası geldiğinde
Batının iftiracı yazarlarına karşı İslamiyeti savunurlar.
2) Hemen hepsi Fransız kültürüyle
yetişmişlerdir. Batı dendiği zaman onlar için ilk akla gelen Fransa'dır.
3) Genel olarak bütün Tanzimat sanatçıları
Fransızcayı mektep medrese görmeden öğrenmişlerdir. Bu yönleriyle de
Tanzimatçılar didaktik kişilerdir.
4) Tanzimat sanatçıları yüksek makam
sahibi (paşa, vali vb.) devlet memurlarıdır. İç ve dış siyaseti çok iyi
bilirler.
5) Sanattan çok fikir ve ülkü peşinde
koşmuşlardır. Bu yüzden Fransız edebiyatında önemli yer işgal eden Voltaire,
J.J. Roussea, Montesquieu gibi düşünürlere
hayrandırlar. Onların etkisiyle mücadeleci bir karaktere sahiptirler. Her türlü
haksızlığa, zulme karşı savaş açmışlardır.
6) Toplumumuzda o güne kadar kullanılmayan
birtakım yeni kavramlar ( adalet, hak, hürriyet, meşrutiyet, reisicumhur vb.)
kullanmaya başlamışlardır. Hepsi Divan Edebiyatına karşı cephe almış, halka
halk dili ile hitap etmeye çalışmışlardır.
7) Divan Edebiyatı kültürüyle yetiştikleri
için bu edebiyatın bütün iyi ve kötü yönlerini gayet iyi bilirler; ona cephe
alırken sırtlarını halka dayarlar ve halktan güç alırlar.
8) Batı'da gördükleri yeni türleri
edebiyatımıza naklederken sadece bir tür üzerinde yazmakla yetinmezler. Hemen
her sahada (makale, hikaye, roman, tiyatro, eleştiri, hatıra vb.) yazı
yazarlar.
9) Tanzimat sanatçılarının hemen hepsi çok
yönlü kişilerdir. Edebiyatçıdırlar, devlet memurudurlar, politikacıdırlar,
mücadele adamıdırlar. Çoğu gizli birer derneğin üyesidirler. Zaman zaman yurt
dışına kaçmışlar, zaman zaman da yakalanıp hapse mahkum edilmiş veya sürgüne
gönderilmişlerdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.